Phonology of Molla Yâr Muhammed Nemengâni and Tuhfetü-l Abidin
Innovation in Education
DOI: 10.21070/ijins.v17i.581

Phonology of Molla Yâr Muhammed Nemengâni and Tuhfetü-l Abidin


Jawzjan uiversity, Teacher of the Department of Turkish Language and Literature
Afghanistan

(*) Corresponding Author

Molla Yar Muhammed Namangânî Tuhfetüʾl-ʾÂbidîn phonology

Abstract

As a master degree graduate thesis, we selected the Tuhfetüʾl-ʾÂbidîn. It is a collection of the poems written by Molla Yur Muhammed Nemengânî who was born in the 19th century in Nemengân. There are many poems from different poets in the book which consisting of 188 pages, but 108 pages belongs to our poet Nemengânî and this study focused on these pages.  in the poems, poet was known by his surname, Muhlis. The text was found in Hoyham village in Badakhshan province, which is located on the borders of Afghanistan. The texts of the book have been transcribed and translated into Latin alphabets. Considering language characteristics, writing characteristics, phonetic features and shape characteristics, the texts were studied.

Özet:Yüksek lisans tezi olarak incelemeye değer gördüğümüz Tuhfetüʾl-ʾÂbidîn adlı eser, çoğunluğunu 19. yüzyılda Nemengân doğumlu Molla Yâr Muhammed Nemengânî’nin şiirlerinin oluşturduğu bir mecmua niteliğindedir. Eserde birçok şairden de şiirler yer almıştır fakat 188 sayfadan oluşan bu eserin 108. sayfasına kadar olan kısmının şairimiz Nemengânî’ye ait olduğu tespit edilip bu sayfalar üzerine yoğunlaşılmıştır. Şiirlerde şairin mahlası Muhlis olarak geçmektedir. Eser, bugünkü Afganistan sınırlarında yer alan Badahşan ilinde Hoşham köyünde bulunmuştur. Eser içerisindeki metinler, Latin alfabesine dönüştürülmüştür. Eserin dil özellikleri incelenmiş; yazım czellikleri, fonetik özellikler ve şekil özellikleri dikkate alınarak Türkiye Türkçesine aktarımı yapılmıştır. Bu esnada anlamlandırılmasında güçlük çekilen kelimelerin dizini yapılmıştır.

Anahtar kelimeler: Molla Yâr Muhammed Nemengâni, Tuhfetüʾl-ʾÂbidîn, fonoloji, sesler.

Giriş

Geçmişteki değerleri geleceğe taşıyıp bilim dünyasında kalıcılığı yakalamak, biz araştırmacıların görevidir. Geçmişin tozlu sayfalarında yer alan ve üzerinde çalışma yapılmayan "Tuhfetüʾl-ʾÂbidîn" isimli eser, 19. yüzyılın sonlarında vücut bulmuştur. Bugünkü Afganistan sınırları içerisinde olan Badahşan ’da korunmuş ve kış geceleri yatsı namazının ardından okuma bilen bir kişi tarafından okunup şerh edilerek günümüze taşınmıştır.

188 sayfadan oluşan bu metnin 108. sayfasına kadar Molla Yâr Muhammed Nemengânî’nin şiirleri bulunmaktadır. Çalışmamız adı geçen şairin şiirlerini kapsamaktadır. Giriş kısmında şairin hayatı, adı, eserinin önemi, muhtevası gibi konular belirtilmiştir. Eserin ses bilgisi özellikleri, Çağatay Türkçesinin özelliklerinin verildiği eserlerden yola çıkılarak incelenmiştir. Metnin transkripsiyonu, aruz kalıpları göz önünde bulundurularak yapılmış ve sonuç kısmında çalışmanın sonucuna yer verilmiştir.

Molla Yâr Muhammed Nemengâni

Şairin Adı

Asıl memleketi Nemengân olan ve doğum tarihi ile ilgili bilgi bulunmayan Molla Yâr Muhammed, eğitimini Buhara’da görmüş, hayatının büyük bir kısmını seyyahlıkla geçirmiştir. Buhara Emiri Nasrullah, hâkimiyeti zamanında Leb-i Havuz-ı Divan Begî adlı meydanında vaaz ve nasihatler vermiştir. Tezkire-i Kayyumi’de verilen bilgilere göre şair, 19. yüzyılın sonunda yaşamış, ancak şairin hayatının çoğu kısmı gezmek ile geçtiği için vefatı ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Tuhfetüʾl-ʾÂbidîn ’in müstensihi ilk önce Molla Yâr Muhammed’in müridi Hassamuddin Hafız’dan şairin methini duymuş ve ona olan ilgisinden dolayı eserinden şiirler seçmiştir. Ele aldığımız eserin baş kısmında müstensih tarafından verilen bilgilere göre şairden geriye kalan sadece bir eser mevcuttur.

Tuhfetüʾl-ʾÂbidîn Eseri

Eserin Adı

Ahmet Mahdum Buharî beyazcılık usulüne göre farklı şairlerin şiirlerini toplayıp, Molla Yâr Muhammed Nemengâni adlı şairin şiirlerine ağırlık vererek, eserin adını Tuhfetüʾl-ʾÂbidîn veya Enisüʾl-ʾāşıḳîn vermiştir. Eserde adı geçen şairin şiirlerinin ağırlıklı olmasının sebebi "Menâḳıb-i ʾÂliyye" adlı eserinde Peygamber efendimize övgülerinin bulunması, insanların bu konuya daha çok rağbet göstermesindendir. Çalışmamızda eserin adının sadece Tuhfetüʾl-ʾÂbidîn şeklinde verilmesinin sebebi haşiyesinin üst kısmında bu ismin tekrar yazılmasıdır. Eserin baş kısmındaki açıklamaya göre eser hazırlanırken 108. sayfasına kadar Nemengânî’nin şiirlerini yazmış, geri kalan sayfalarda başka şairlerin şiirlerinden örnekler vermiştir.

Eserin İçeriği

Eserde Peygamber Efendimiz Hz. Muhammet, dört halife, Ebu-Hafaz adlı kişi ve Buhara’nın vasfına dair söylenen şiirler mevcuttur. Edebî olan bu eserde gazel, muhammes, müseddes, müstezad, mütessaʾ musemma gibi nazım şekilleri ile yazılmış şiirler yer almaktadır. Şairin şiirleri daha çok sofiyane şiirlerdir.

Eserin Önemi

Peygamberlerin insanlar arasında sevilip sayılmaları Tanrı tarafından gönderilmeleri nedeniyledir. İslam dünyasında Peygamberlere, özellikle Hz. Muhammet’e büyük bir saygı duyulur. Onunla ilgili yazılan kitaplar, makaleler, risaleler ve onun hakkında söylenilen naatlar büyük bir ilgi görmektedir. Molla Yâr Muhammed Nemegânî’nin Divan’ında Peygamber Efendimiz ile ilgili naatların bulunması, insanların dikkatini çekmiştir. Şairin tek divanından seçilen şiirlerinin yer aldığı bu mecmua, hem konuları hem de Çağataycadan Yeni Özbek Türkçesine geçiş dönemi ürünü olması açısından büyük bir öneme sahiptir. Eserde daha çok Çağataycanın gramer özellikleri mevcuttur.

Nüshanın Tarihçesi

Nüsha eski Horasan, bugünkü Afganistan sınırları içerisinde yer alan Bedahşan ilinin Hoşham köyünde, Nurulhak ve Gülbiddin adlı kişiler tarafından muhafaza edilmiştir. Eski Türkistan bölgesinde gece yatsı namazından sonra Meşreb-i Nemengânî, Hafız-ı Şirazi, Bidil-i Dihlevî, Sadi-i Şirazî gibi şairlerin şiirleri okuma bilen kişiler tarafında okunur ve açıklanırdı. Bu geleneği devam ettirme düşüncesi ile çalışmakta olduğumuz nüsha saklana gelmiştir.

Müstensihin Şair ve Eser Hakkındaki Görüşleri

Ahmet Mahdum Buharî, babasının mesleği olan sahaflığı devam ettirirken Molla Yâr Muhammed Nemengânî’nin müritlerinden Molla Hassamuddin ile karşılaşır. Molla Hüsamuddin Mahdum Buharî’ye Nemengânî’nin şiirlerinden okur, onun nasihatlerinden bahseder. Böylece Buharî ona daha çok bağlanıp saygı ve sevgi beslemiştir. Buharî onun tek divanından şiirler seçerek "Derdi olana derman, karanlıkta kalana aydınlık olsun." diye bu mecmuayı tertip etmiştir.

YAZIM ÖZELLİKLERİ

Çağatayca eserler genellikle Arap alfabesi ile yazılmıştır. Ele aldığımız eser, Arap alfabesi ile yazılan 19. yüzyıla ait bir eser olup Çağataycanın özelliklerini taşımaktadır. Çağatayca’da görülen 9 ünlü, bu eserde de görülmüştür. Bu ünlülerin özellikleri eserde görülen örneklerle beraber incelenecektir.

Ünlülerin Yazılışı

A/a: Kalın, düz ve geniş olan bu ünlü kelimenin başında, ortasında ve sonunda kullanılır. Metinde söz başında elif(ا) ya da medli elif(آ) ile gösterilmiştir. Söz ortasında elif (ا) ve söz sonunda bazen elif (ا) bazen de güzel he (ه) kullanılmıştır.

Söz başında, ortasında ve sonunda a’nın yazılışı:

anlar (آنلار)"onlar", atı (آتی) "adı", açkey (آچکای) "açar", anı (آنی) "onu", anda (اندا) "orada", arkasıdın (ارقاسیدین) "arkasından", andaġ (انداغ) "onun gibi, öyle", añlayup (انگلایوپ) "anlayıp", bitalmay (بیتالمای) "yazamayarak", yaman (یمان) "kötü", yaḫşı (یخشی)"iyi", taptı (تاپتی) "buldı", barmasdın (بارمس دین) "varmadan", ḳılġan (قیلغان) "kılan", başıda (باشیدا) "başında", uşla- (اوشلا) "tut-", yaḫşılik (یخشی لیک) "iyilik, hoş, güzel", uşal (اوشل) "o, şu, işte o", sarıġa (سریغه) "tarafına", yazdı (یازدی) "yazdı", tapmay (تاپمی) "bulmayarak", soñra (سونگره) "sonra", aña (انگا) "ona", bolsa (بولسه) "olsa", ara (ارا) "iç, içinde, arasında", ḳılsa (قیلسه) "kılsa, etse", saḳla- (ساقله) "sakla-, koru-", bolma (بولمه) "olma", anadın (آنه دین) "anneden".

E/e: İnce, düz, geniş, dil önü sesi olan bu ünlü, Türkçe kelimelerin başında, ortasında ve sonunda görülmektedir.

Söz başında bu ses, elif (ا) ve (ی) ile gösterilmektedir. Metnimizde şu örneklerde görülmüştür: elgige (ایلگیگا) "eline", egemniñ (ایگم نینگ) "sahibimin".

Söz ortasında bazen sadece elif(ا) ile yazılmış, bazen herhangi bir işaret ile gösterilmemiştir: bilen (بلان) "ile, birlikte, ve", köpeydi (کوپایدی) "fazlalaştı", ilgeri (ایلگری) "ileri" hümā-yı şefkat ėrür men (همای شفت ایرور من ) "ben şafkat hümasıyım", berede (بره دا) "yerde", bölek (بولک) "başka, kısım, bölüm, bir bütünün bir kısmı ", teñrim (تینگریم) "tanrım, ilāhım, Rabbim".

Söz sonunda bazen elif (ا) ile bazen de he (ه) ile gösterilmiştir: içre (ایچره) "iç, içinde", birle (برله) "ile", üzre (اوزرا) "üzerine", içinde (ایچینده) "içinde", dėme (دیمه) "söyleme", kėçe (کیچه) "gece", özge (اوزگه) "başka".

Ė/ė: Eski Türkçeden günümüze kadar hep dokuzuncu ünlü olarak kabul edilegelen /ė/ ünlüsü, Türkçe kelimelerin ilk hecesinde yer alır. Arap alfabesi ile yazılan Çağatay Türkçesi metinlerinde /ė/ sesini göstermek için özel bir işaret kullanılmamıştır. Bu alfabe ile yazılan metinlerde çoklukla /y/ (ی) harfiyle gösterilmiştir.

Üzerinde çalışmakta olduğumuz metinde de /ė/ sesini göstermek için söz ortasında (ی) harfi ve söz başında elif ve (ای) harfleri kullanılmıştır. Bu ses kelimenin başında ve ortasında görülmüştür. Metnimizde /ė/ sesinin sonda kullanıldığı hiçbir kelimeye rastlanmamıştır.

Söz başında, ortasında ve sonunda /ė/ sesinin yazımı için örnekler: yoḳ ėrdi (یوق ایردی) "yok idi", ėmes (ایمس) "olmaz", ėt- (ایت) "et-, eyle-", ėy (ای) "ey!", ėşit- (ایشت) "duy-; dinle-, işit-", ėsrük (ایسروک) "sarhoş", ėsi (ایسی) "kokusu", ėlge (ایلگا) "halka", ėmdi (ایمدی) "şimdi", kėldi (کیلدی) "geldi", dėdi (دیدی) "dedi", dėk (دیک) "gibi, benzer, eş", kėçesi (کیچه سی) "gecesi".

I/ı: Söz başında genellikle elif+yā (ای) ile yazılmıştır. Söz içinde ve söz sonunda (ی) ile gösterilmiştir. Metinde harfle gösterilmeyen örnekler de vardır. Kalın, düz ve dar olan bu ünlü metnimizde sözün başında, ortasında ve sonunda görülmüştür.

I/ı ünlüsü için örnekler: isiġ (ایسیغ) "sıcak", yazıldı (یازلدی) "yazıldı, çözüldü", ḳılur (قیلور) "kılır, eder,", ḳaḳıl (قاقیلدی) "çalındı, vuruldu", sıġındım (سیغیندیم) "sığındım", çıḳtı (چیقتی) "çıktı, zuhur etti,", munı (مونی) "bunu", boldı (بولدی) "oldu", anı (آنی) "onu", yuḳarı (یوقاری) "yukarı", yaḫşı (یخشی) "iyi".

İ/i: Bu ses aslında telaffuz olarak /ė/’ye benzeyen bir sestir. Yazı dili Arap alfabesiyle yazılan Çağatay Türkçesi metinlerinde, bu iki sesin yazılış özellikleri aynıdır. Söz başında elif ve (ای) ile sözün içinde ve sonunda (ی) ile yazılmıştır.

İnce, düz, dar olan bu ses kelimenin başında, ortasında ve sonunda mevcuttur.

Söz başında, ortasında ve sonunda i ünlüsü yazımına örnekler: ilgeri (ایلگری) "ileri", istep (ایستپ) "isteyerek, arayarak", içürdiñ (ایچوردینگ) "içirdin", içre (ایچرا) "iç, içinde", içer (ایچر) "içer", bilgil (بیلگیل) "bilesin", kim (کیم)"kim", yetti (یتی) "yedi", iki (ایکی) "iki".

O/o: Eserde söz başında elif+ vav (او) ile, söz ortasında ise vav (و)’ile yazılmıştır. Kalın, yuvarlak ve geniş olan bu ünlü, kelimelerin başında ve ortasında görülür.

O/o ünlüsü için örnekler: ottuz iki (اوتوز أیکی) "otuz iki", oturgenler (اوتورگانلر) "oturanlar", oldı (اولدی) "oldu", oḳup (اوقوپ) "okuyup", ḳolum (قولوم) "kolum, elim", yoluñ (یولونگ)"yolun", ḳoyaş (قویاش) "güneş".

Ö/ö: Bu ünlü de /o/ ünlüsünün yazım özelliklerini taşır. Söz başında elif+vav (او) ile söz ortasında ise vav (و) ile yazılır. Yuvarlak, ince ve geniş olan bu ünlü sözün başında ve ortasında görülmüştür.

Ö/ö ünlüsü içi önekler: ötdiñ (اوتدینگ) "geçtin", özgeler (اوزگه لر) "başkaları, diğerleri", ötrü (اوترو) "dalayı", örgenip (اورگه نیپ) "öğrenip", bölek (بولک) "başka, parça", ḳıla kör (قیله کور) "kıla gör", körgeç (کورگاچ) "görecek", körmedük (کورمادوک) "görmedik", közge (کوزگه) "göze".

U/u: Kalın, yuvarlak ve dar olan /u/ ünlüsü, söz başında elif+vāv (او) ile sözün ortası ve sonunda ise vāv (و) ile yazılmıştır.

U/u ünlüsü olan kelimelerin yazımına örnekler: uluġ (اولوغ)"ulu, büyük, yüce" uyḳu (اویقو) "uyku", uçardın (اوچاردین) "uçuyordun", uşal (اوشل) "bu, tam bu, aynı bu", uşbu (اوشبو) "işte bu", buyurdı (بویوردی) "buyurdu", yoḳdur (یوقدور)"yoktur", munı (مونی) "bunu", busız (بوسیز) "bunsuz, bu olmadan", ḳoşuldum (قوشولدوم) "katıldım", uyḳu (اویقو)"uyku", uşbu (اشبو)"işte bu", ḳayġu (قیغو)"kaygı", ḳayu (قیو) "hangisi".

Ü/ü: İnce, yuvarlak ve dar olan bu ünlüsünün başta elif ve vāv (او) ile ortada ve sonda ise vāv (و) ile yazıldığı görülmüştür. Bu ünlü kelimenin başında, ortasında ve sonunda görülmektedir.

Bu ünlü şu örneklerde görülmüştür: üç miñ (اوچ مینگ)"üç bin", on üçüñde (اون اوچونگده) "[senin] on üç yaşında", üçi (اوچی) "üçü", üçün (اوچون)"için", kündüz (کوندوز) "gündüz", yüz miñ (یوزمینگ) "yüz bin", yüziñdin (یوزینگدین) "yüzünden ", muḥtac ėrür (محتاج ایرور) "muhtaçtır", ötrü (اوترو) "ötürü, dolayı".

Ünsüzlerin Yazılışı

Çağatay Türkçesesi ile Özbek Türkçesi arasındaki geçiş döneminde yazılan Tuhfetü᾿l-ʿÂbidîn adlı eserimizde ünsüzlerin yazım özellikleri ünlülere göre daha tutarlıdır. Eserde Farsçadaki (p, ç, g, j) (پ، چ، گ، ژ) harfleri de kullanılmıştır. P ve b seslerinin teşekkül noktaları birbirine yakın olmasından dolayı bazen p sesinin yazımında /b/ (ب) harfi kullanılmıştır. Eserin diğer yazım özellikleri aşağıda detaylı olarak ele alınmıştır.

B/b: Metnimizde genellikle b (ب) harfı ile yazılmıştır. Bazı kelimelerde p’li şekli de kullanılmıştır. Tap- fiilinin son sesinde hep p’nin yerine b kullanılmıştır. Ancak metinde bu yazım şekli ile yazılan kelimeler p olarak okunmuştur.

B hafiyle yazılan kelimeler: barurdı (باروردی) "varırdı", bar imiş (بار ایمش)"varmış", bolsa (بولسه) "olsa", başımızge (باشیمیزگا) "başımıza", başıñ (باشینگ) "başın".

Metnimizde bir kelimede b’nin yerine f kullanıldığı görülmüştür: doffı < tobı (دوفی) "şapka".

Ç/ç: Yazımında bazen kuralsız bir şekilde cim (ج) harfi de kullanılmıştır. Ses aslında ç (چ) harfiyle yazılır. Ancak eserde tutarsız bir yazım için ç’nin (چ) yerine bazen cim (ج) harfi görülmektedir: icdürmese (ایجدورماسه) "içirmezse", ḳac- (قاج) "kaç-", ac- (آج) "aç-", kecdiñ (کیجدینگ) "vazgeçtin".

P/p: Ötümsüz çift dudaklı bir ünsüz olup Türkçe kelimelerin başında görülmez. Çağatay Türkçesinde kelime başında hem p’li hem de b’li şekil kullanılmaktadır: biş-/ piş-. Metinde p ile yazılan puşken < biş- fiili görülmüştür. Bu ünsüz Türkçe kelimelerin ortasında ve sonunda görülürken alıntı kelimelerin (Farsça) başında, ortasında ve sonunda kullanılır. Bazı Farsça kelimelerde p’nin yerine b kullanılmıştır: geb (گپ) kelimesi; metinde geb (گب) şeklinde yazılmıştır. P ile yazılan Türkçe örnekler: tap- (تاپ) "bul-", tap-ar (تاپار) "bulur", köpeydi (کوپیدی) "çoğaldı", yapınmasak (یاپنماساک) "örtünmesek", kiprigiñ < kirpik (کپریگینک) " kirpiğin", öpsek (اوپسک) "öpsek", tapıban (تاپیبان) "bularak", tapken (تاپکان) "bulan ".

S/s: Ötümsüz dişler arası sızıcı bir ünsüz olup kelimenin her yerinde bulunur. Arap alfabesindeki (س) ünsüzü ile yazılır: sol (سول) "sol", salıp (سالیپ) "atıp", saç (ساچ) "saç", saçıp (ساچیپ) "serpip", savaşımdın (سواشیمدین) "savaşımdan", severdim (سیوردیم) "severdim", nerse (نرسه) " şey, nesne".

T/t: Ünsüzü düzenli olarak Türkçe kelimelerde t (ت) harfiyle yazılır. Ünsüz benzeşmesinden dolayı bazı kelimelerde t’nin yerinde d yazılır. Sert ötümsüz diş patlayıcısı olan bu ünsüz kelime başında, ortasında ve sonunda bulunur: bitalmay (بیتالمی) "yazamayarak", teñle (تانگلا) "eşit şekilde", tañla (تانگلا) "sabahleyin, sabaha doğru", ortada (اورتادا) "ortada", taşıdık (تاشیدیک) "taşıdık".

G/g: Ünsüzü metinde tek çift çizgili گ ile yazılmıştır: egem (ایگم) " sahibim", örgenip (اورگا نیپ) "öğrenip", ilgeri (ایلگاری) "ileri", olgen (اولگان) "olan", yılġılgende (یغیلگانده) "toplandığında", kėlgende (کیلگانده) "geldiğinde", eylegen ( ایلاگان) "eyleyen".

ñ: Damak n’si olarak bilinen bu ünsüz, Çağatay Türkçesinde (نگ) ile yazılır. Nüshada bu sesi ihtiva eden birçok örnek bulunmaktadır: miñ (مینگ) "bin", köñil (گونگیل) "gönül", soñra (سونگره) "sonra", egemniñ (ایگم نینگ) "sahibimin".

SES ÖZELLİKLERİ

Ses bilgisi, dilin her düzleminde görülen seslerin yapıları ve ses kuralları kadar bu seslerdeki değişmeleri de inceler.Malum olduğu üzere dildeki kelimeler zaman geçtikçe bazı seslerini düşürür, bazı seslerini türetir, bazılarını değiştirir veya bazılarını birbirine benzetir. Bir dil konuşulurken o dildeki kelimeler veya cümleler en az enerji harcanarak ifade edilir. Ekonomi kanunu çerçevesinde Türkçenin geçmişten bu güne kadarki gelişimi sürecinde seslerde birtakım değişiklikler meydana getirdiği (katı seslerin sızıcılaştığını veya akıcılaştığını; sert seslerin yumuşadığını) hatta bu seslerin düştüğü görülmüştür.

Ünlü Değişmeleri

Yazım özellikleri kısmında ifade edildiği gibi düz-dar (i, ı), yuvarlak (o, ö, u, ü), düz-geniş (a, e) ve kapalı ė olmak üzere dokuz ünlü tespit edilmiştir. Bunların değişmeleri yanlarında bulunan ünsüzlerin tesiriyle gerçekleşmiştir.

/i/- /e/- /ė/ durumu

Türkologlar arasında tartışmalı bir konu olan kapalı /ė/ meselesini Timur Kocaoğlu Tarihî Türk Lehçeleri Metinlerinin Transkripsiyonlanmasında Kapalı ė/i Meselesi adlı makalesinde sonuç olarak Eski Türkçe döneminde yazılan metinlerde ė’nin kullanılmasını vurgulamıştır.

Ünlü Uyumu

Çağataycada ünlü uyumu bu dilin karakteristik özelliği olarak bilinir. Bu özellik kalınlık- incelik ve düzlük-yuvarlaklık olarak iki çeşittir. Arap alfabesi ile yazılan Çağatayca ürünlerin kalınlık-incelik uyumunu tespit edebilmek için tek ölçüt ġ/ḳ veya g/k seslerinin karşıtlığıdır. Kalın ünlülü kökler ve ekler artlı sesleri (ġ/ḳ), ince ünlülü kökler ve ekler ise önlü (g/k) sesleri barındırır: yol-ġa, eyle-gey.

Kalınlık-İncelik Uyumu

Çağataycada genellikle kalınlık-incelik uyumuna riayet edilmiştir. Ele aldığımız nüshada kalınlık-incelik uyumuna uygun kök ve ek birleşmelerinden bazıları aşağıda sıralanmıştır: ḳol+um, sarı+ġa, bul-a+lar, ḳıl-+lar, bol-ur+ mu, +a, ḳılġıl, ḳoyġıl, ḳoy-up, ḳayġu+dın, ol-ur+san, aḫtar-maġdur.

Bazı eklerin uyum dışına çıktığı görülmüştür. Kalın ünlülü tabanlar, ince ünlülü ekler almıştır: yol+ge, uçmaḫ+ge, ol-ma-gey, boz-ma-gey, ḳıl-ma-gen+dėk, bol-gen+de, sal-gen+i, otur-gen+ler.

Düzlük-Yuvarlaklık

Düzlük-yuvarlaklık uyumu tarihî Türk lehçelerinde görülmeyen bir özelliktir. Düzlük-yuvarlaklık uyumuna göre o, ö, u, ü yuvarlak ünlülerinden birini ihtiva eden sözcükler u, ü ünlüleri bulunan eklerden birini alır. Ancak Çağataycada düzlük-yuvarlaklık uyumu tam gelişmediği için bu özellikten ekler aynı derecede etkilenmemişlerdir. Aynı durum metinde de görülmüştür.

Metinde düzlük-yuvarlaklık uyumu bulunan kökler ve eklerden bazıları: kėl-di, tap-ıp, sür-t-üp, yet-me-s, +ge, aldı+da, bil-me-y, ḳıl-ġan, köñl+üm.

Metinde düzlük-yuvarlaklık uyumuna uymayan kökler ve eklerden bazıları: köz+üm+ni, kör-me-dük, nėçük, kez-dü-k, ėyle-dü+k, ėr-dü+k, bol+ġıl, köz+ge, tur-maḳ, bol-sañ.

Ünsüz Değişimi

b- > p-: Tuhfetü-l Abidin’de bir Türkçe kelimede, kelime başındaki b’nin p’ye dönüştüğü görülmüştür: pişken > püşken.

b- > m- :Eski Türkçede kelime başındaki /b/ sesleri kelime bünyesindeki /n/ ve /ñ/ seslerinin tesiriyle /m/ sesine dönüşür:bin > miñ "bin", bindür > mindür- "bindirmek", bunu > munı "bunu", bunda > munda "bunda", beni > meni "beni", munça > munça "bu kadar".

-ġ- > -v-: Harezm Türkçesinde görülen g- den gelişen söz içi w- sesi, Çağatay Türkçesinde v’ye dönmüştür. Tuhfetü-l Abidin’de de bazı Türkçe kelimelerde görülmüştür: yaġuḳ > yavuḳ, soġuḳ > savuġ

t-> d- ~ -t- > -d-: Çağatayca’da söz başı t sesi korunmuştur. Ancak Tuhfetü-l Abidin’de bazı örneklerde t’nin d’ye dönüştüğü görülür. Bir örnekte ise iç seste t > d değişimi mevcuttur: ol+turur > ol+durur, turur > dururdı, tėdi- > dėdi-, tėy > dėy.

-ḳ >- ġ-: TA’nın bazı kelimelerinde ’nın ġ’ya dönüştüğü görülmüştür:savuḳ > savuġ, balıḳ > balıġ, salmaḳ > salmaġ.

-p- > -f-: Çağatay Türkçesinde önemli ses özelliklerinden biri ise patlayıcı dudak ünsüzü olan /p/’nın diş-dudak ünsüzü /f/’ye dönüşmesidir. Metnimizde birkaç örnekte görülmüştür:dobı > doppı > doffı, topraḳ > tufraġ+ı, arpa > arfa

-ḳ > -ḫ ~ -ḳ- > -ḫ-: ḳ > ḫdeğişimi Tuhfetü-l Abidin’de da bir kaç kelimede görülmüştür: çoḳ > çoḫ, uyḳulasun > uḫlasun, uçmaḳ > uçmaḫge, yaḳşı > yaḫşı.

-d- > -y- ~ -d > -y-: d sesi Karahanlı ve Harezm Türkçesinde sızıcı ‘ye dönüşür. Eski Türkçede söz içi /d / akıcı y sesine dönüşmüştür. Eserde bu değişimde örnekler görülmüştür:adaḳ >ayaḳ, ḳod- > ḳoy-, adır- > ayır-, udı-/uḏı- > uyḳu, edle- > ėyle-

-z- > -s-: Olumsuzluk eki hariç, bir örnekte z sesinin tonsuzlaşarak s’ye dönüştüğü görülmüştür: izde- > iste-

Ünsüz Düşmesi

Ses düşmesi olayı, ünlülerde görüldüğü gibi ünsüzlerde de sık sık görülen bir ses özelliğidir. Türkçenin gelişim sürecinde bazı ünsüzler düşürülmüştür. Eserdeki ünsüz düşmesi örneklerinden bazıları şunlardır:

-r- > ø: birle > biø+le, ėr-mes > ėø-mes, ḳurtul- > kuøtul-

b- > ø ~-b- > ø: bol- > -øol-, sub > suv > suø

-g-/-ġ- > ø: kergek > kerøek, eşgek > eşøek, ḳulġaḳ > ḳuløaḳ

-l- > ø: oltar- > oltur- > Oøtur-, Kėltür- > kėøtür-

-d > ø: ıd+ı > i+si "kokusu"

Ünsüz Uyumu

Ünsüz uyumu konusunda Çağatay Türkçesi tutarlı değildir. Çağataycada kesin bir uyum halini almayan ünsüz uyumu, Tuhfetü-l Abidin’de tutarlı bir mahiyet arz etmez: yetdiñ, ötdiñ, bitdiñ, kėçdiñ, ḳoyaşdın, ṣūretde, taptı, ėtdiñ, kėlipdür, bāʿidin, kökdin.

Sonuç (xulosa)

Tuhfetü᾿l-ʿÂbidîn, önceki ismiyle Eski Türkistan olan bugünkü Özbekistan sınırları içerisinde yer alan Nemengân şehrinde dünyaya gelen ve hayatının çoğunu Buhara’da seyyahlık yaparak geçiren Molla Yâr Muhammed Nemengânî’nin eserinden derlenen manzum bir eserdir. 188 sayfadan oluşan bu eserin 108. sayfasına kadar olan kısımda adı geçen şaire ait şiirler mevcuttur. Eserde genel olarak muhammes şiirler mevcut olup müseddesler, müstezadlar, musemmin, mütasse ve gazeller bulunmaktadır. Eserin ilk beş sayfasında müstensih tarafından yazılan nesir mevcuttur. Nesirde kitabın neden yazıldığı hakkında bilgi verilmiştir. Eserde daha çok Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hakkında yazılan naatlar, dört halife, şiirlerine konu olan yerler ve birçok kişinin şahsına yazılan şiirler bulunmaktadır.

Tuhfetü᾿l-Âbidîn’in bugün tek nüshası elimize ulaşmıştır. Elimizde bulunan bu nüsha bugünkü Afganistan’ın Bedehşan ilinde bulunmuştur. Eser eskiden günümüze kadar süregelmiş bir gelenek çerçevesinde bugün hâlâ bazı yerlerde okunmaktadır. Eseri koruyan kişiler Gülbüddin ve Nurulhak, Badahşan ili Hoşham köyünün sakinleridir. Eserin taşbasımı Ahmet Mahdum Baharayi tarafından yapılmıştır.

Eserin yazılış gayesi dinimizin peygamberlere olan saygısını, sevgisini ve muhabbetini dillendirme isteğidir. Peygamberlerin İslam dinindeki yeri, gayeleri, prensipleri, güzellikleri ve âlimlerin sözleri büyük önem taşımaktadır. Bu kitabın tanzim ve basımı çeşitli şairlerin şiirlerinden seçip kendisi gibi muhabbet arzulayan, kırılan kalplere derman olabilmesidir.

References

  1. Argunşah, Mustafa, Çağatay Türkçesi. Kesit Yayınları, İstanbul 2014.
  2. Eckmann, Janos, Çağatayca El Kitabı. Çev. Günay Karaağaç, Kesit Yayınları, İstanbul, 2009.
  3. Damolla Kayyumov, Folad Can, Tezkire-i Kayyumi. Taşkent: Yayınsız, 1998.
  4. Günay Karaağaç, Türkçenin Dil Bilgisi. Ankara: Akçağ Yayınevi, 2012.
  5. Kara, Funda, Zebān-ı Türkî (Kelür-nāme). Erzurum: Fenomen Yayınevi, Erzurum, 2011.
  6. Efendioğlu, Süleyman, Vāhid Cinānül-cinān, Erzurum: Fenomen Yayınevi, 2013.
  7. Seyhan, Tanju Oral, Zahirü’d-din Muhammed Babür Mirza Mübeyyen Der Fıkh. İstanbul: Çağrı Yayınevi, 2004.
  8. Kocaoğlu, Timur, Tarihi Türk Lehçeleri Metinlerinin Transkripsiyonlanmasında Kapalı ė/i Meselesi. Ankara: Türk Kültürü, Sayı: 483-483, Temmuz- Ağustos- 2003.
  9. Gülensoy, Tuncer, Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü. Ankara: TDK Yayınevi, 2011.
  10. Uzsozluk, Erişim Tarihi: 20.05.2021, http://www.uzsozlik.com/